Nurettin HUYUT
Terk veya feragat mesleği
Henüz meslek ve meşrep yokken arayış içinde iken yazdığı Nurun fidanlığı diye tavsif ettiği Mesnevi Nuriye’de “Dünyanın âkıbeti ne olursa olsun, lezâizi terk etmek evlâdır.” (Mesnevi Nuriye sh. 102) diyor Bediüzzaman Hazretleri…
Sonra 2. Said döneminde meslek ve meşrebini tesis ettiğinde gelecek tüm asırları tenvir edecek Risale-i Nurların neşrinde hizmet etmek isteyen talebelerine ise “Artık bu yolda, hizmet-i îmâniyede onlar devam edeceklerdir. Ve benim maddî ve mânevî herşeyden ferâgat mesleğimden ayrılmayacaklardır.” (Tarihçe-i Hayatı sh. 596) diyerek bu fikrini meslek haline dönüştürüyor.
Neleri terk etmiş ona bakalım.
Daha dokuz yaşında bir çocukken köyünü ve ailesini terk etmiş.
Kendisine ikinci sınıf öğrenci muamelesi yapanlara karşı çok sevdiği okulunu (medresesini) terk etmiş.
Medreset-üz Zehra uğruna şehrini memleketini aşiretini terk edip İstanbul’a gelmiş.
Kendisine verilmek istenen bir kese altını ve daha sonra devam edecek olan maaşı terk ederek tımarhaneye razı olmuş.
Yine 1. Dünya savaşı sırasında gönüllü Alay komutanlığı yapmış, memleketi uğruna talebelerini hürriyetini ve en sevdiği kitaplarını terk etmiş. Hatta hayatını çekinmeden seve seve terk etmiş. Hayatı pahasına şehri terk etmemiş çarpışmış adeta ahali için her şeyini terk etmiş.
Esaretten döndükten sonra girdiği Darül Hikmet-il İslamiye’de önce maaşı terk etmiş daha sonra aldığı maaşlarla kitap basıp meccanen dağıtarak sermayesini terk etmiş.
O günlerde kendisine hediye edilmek istenen koca Said Halim Paşa yalısını kabul etmemiş, yani terk etmiş.
Yine Cumhuriyet döneminde kendisine teklif edilen
300 Lira maaşı,
Verilmek istenen bir köşkü,
Muş milletvekilliğini,
Şark vaizi umumiliğini terk etmiş
Hatta bunlarla da yetinmemiş medeni bir şehir olan İstanbul ve daha sonra Ankara’yı terk ederek Erek dağındaki mağaraya çekilmiş.
Aslında o dönemde çok önemli bir şeyi daha terk etmiş yirmi yıl mücadele ettiği Şark Üniversitesinin kararı çıkmışken ve 150 bin banknot tahsisat ayrılmışken o parayı almayıp isteğinden de vaz geçip terk ederek Vana gelmiş.
Daha sonra sürgün edilirken yanına gelen aşiret reislerinin “seni kaçıralım istediğin yerde istediğin güzellikte bir imkan sağlayalım, Mekke Medineye götürelim nereye istiyorsan oraya götürelim” şeklindeki tekliflerini red ve terk ederek sürgün hayatına razı olmuş.
Başka neleri terk etmiş sıralayalım isterseniz.
Bir yuva kurmayı terk etmiş,
Evlenmeyi terk etmiş,
Çoluk çocuk sahibi olmayı terk etmiş,
Uğrunda başını çekinmeden verdiği sünnet-i seniyyeden ikisini; evlenmek ve sakal bırakmayı terk etmiş.
Sünnet olan hediye alsa çok zengin olacakken (ki gelen hediyeleri alsa dünyanın en zengin adamı olması mümkün iken) bu zenginliği terk etmiş.
Kardeşlerini ziyaret etmek için çok istediği bir otomobil alındığında yine davası uğruna çok istediği bu otomobili terk etmiş.
İşte bu terkin adına feragat (terk etmek) mesleği deniyor.
Bunlardan bir tanesi bize numune-i imtisal teşkil eder mi? Yani ben davam uğruna neyi terk ettim diye düşünüyorum da, yazabileceğim bir şey bulamıyorum.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.