Levent BİLGİ
Tesbih veya yüzmek
Said Nursi, Sözler adlı kitabının 14/3 kısmında bir tesbih tarifi yapıyor:
“Evet, bir bahr-i müsebbih olan şu semavatın kelimat-ı tesbihiyesi güneşler, aylar, yıldızlar olduğu gibi; bir tayr-ı müsebbih ve hamit olan şu zeminin dahi elfaz-ı tahmidiyesi hayvanlar, nebatlar ve ağaçlardır.”
Burada Said Nursi semavatı, kainatı, uzayı tesbih eden bir denize benzetiyor. Bu denizin tesbih kelimeleri de aylar, yıldızlar ve güneşlerdir. Yani tüm bu gök cisimleri yaratıcılarını tesbih eden kainat denizi içinde yüzmekte ve onlar da Rablerini tesbih etmektedirler. Bu sonsuz sayıdaki yıldızların intizamlı dönüşleri, hareketleri, doğup büyümeleri veya kayboluşları onların yaratıcılarını zikretmeleri, tesbih etmeleridir.
İronik bir şekilde tesbih, yüzmek kelimesi ile aynı kök olan sbh’den gelmektedir. Sibeha yüzmek demektir. Nursi’nin telmih ettiği gibi tesbih etmek, tesbihat yapmak aynı kainat denizinde yüzmek gibidir. Allah’ı zikretmek insanın kainat denizinde yüzmesi gibi çok latif bir anlam içeriyor.
Yukarıdaki ifadelere göre şu semavatın tesbih kelimeleri olan güneşler, aylar, yıldızlar Allah’ı tesbih eden deniz olan semanın içinde, kendi muntazam hareketleri ile adeta yüzerek yaratıcılarını tesbih ediyorlar.
Buna göre kainat bir tesbih, yaratanını zikir denizidir. Hem kendisi bir deniz olarak Rabbini tesbih eder, hem de tüm varlık, eşya, yıldızlar ve herşey o denizde yüzerek Rablerini tesbih ederler. Kainatta boşluk yoktur. Ne ki yaratılmışsa boş değil, gördüğümüz veya göremediğimiz bir şeylerin yansımalarıdır. O denizin dalgalanması tesbihidir. Yıldızlar, gezegenler kainat denizinin zikreden, tesbih eden balıklarıdırlar.
Tesbihat yapmak, zikretmek, Allah’ı anmak aslında kainat ve varlık denizinde yüzmek; Rabbimizin yarattığı (bize göre) sonsuz varlıklar üzerinden esma-i hüsna incileri toplamak demektir. Her tecelli, her isim, her fiil bir inci tanesidir. Ve varlık denizinde bizleri kendisini keşfe, özünü, sırlarını anlamaya çağırmaktadırlar.
İkinci cümlede ise dünyadaki hayvanlar, bitkiler, ağaçların hem kendileri varlıklarıyla Rablerine birer övgü kelimeleridirler. Hem de kendileri Rablerini hamd ve tesbih eden, uçuşan kuşlardır. Dünyanın kendisi de hamd ve tesbih ederek uçuşan bir kuştur. İçindeki sonsuz canlılar da varlıkları, intizamları ve yaptıkları muhteşem faaliyetleriyle Rablerini zikreden kuşçuklardır.
Kainatın hem kendisi Rabbini zikreden bir denizdir. Hem de bütün cisimleri o denizin için de Rabbini zikreden varlıklardır. Aynı onun gibi dünyanın kendisi de Rabbini zikreden bir tayr-ı müsebbihtir. Dünyanın içindeki atomundan, dağlarına, denizlerine, bulutlarına kadar herşey Rablerini tesbih eden kuşlardır.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.