Fatma Mebrure ŞENLER

Fatma Mebrure ŞENLER

Tüketimden Üretime Geçiş

Türkiye’nin dünya çapında süper güç olması, ekonomik dengelerini kuvvetlendirip, hatırı sayılır bir güç haline gelmesi için; tüketim toplumu pozisyonundan çıkıp ‘’üretim toplumu’’ haline gelmesi ile mümkün olabilir. Buna marjinal alanda bakıldığında ihtiyaçlarımızın kendi kendimize karşılamamızdır. Yeraltı kaynaklarından, elektronik eşyalardan, uçağa ve askeri ihtiyaçlardan savunma sanayiine kadar üretmemiz gerekir. Şükür bugün bunların çoğunu üretir hale geldik. Mavi vatanımıza sahip çıkmamızdan, sınırlarımızdaki mücadelemiz ve dünyaya kafa tutmamız takdire şayandır. Savaşların top-tüfekle yapılması yerine; ekonomik güç ve para dengelerini elinde tutan devletlerin güçlü olduğu bir dönemde yaşıyoruz.  Türkiye’nin süper güç haline gelip başını dik tutması para sahiplerini kızdırdı. Ve çok ciddi bir ekonomik savaş içindeyiz.

İşin siyasi boyutu devlet büyüklerimizin omuzları üstünde. Peki biz halk olarak bu ekonomik savaşı nasıl atlatırız. Neler yapabiliriz, derdimiz bu olmalıdır. Şu an yiyecek ve diğer ihtiyaçlarımızın fiyatları inanılmaz derecede artıyor ve hala da artış devam ediyor. Aynı vatanda yaşayıp da bunu fırsat bilen stokçulara devletimiz cezasını verecektir. Birkaç kuruş fazla para için ülkeyi batırmaya çalışan fırsatçılara ne demeli bilemiyorum. Resmen kendi ayaklarına sıkıyorlar. Gemi batarsa hepimiz boğuluruz. Şiddetli ekonomik buhranlar yaşandığı günümüzde, ülkemizin “Tüketim toplumundan, Üretim toplumuna” geçmesi ile olur. İhtiyaçlarımızı dışa bağımlı olarak değil de ithal ettiğimiz ürünleri, kendimiz üretirsek ve ihracatı arttırırsak ekonomik buhranlar önemli ölçüde azalır. Tabi bunun olması için zamana da ihtiyacımız var.

Şu dönemde halk olarak bizim yapabileceğimiz çok şey var. Elimizi taşın altına koyarsak bu girdaptan sağ salim çıkabiliriz. Peki bizler üretim toplumuna nasıl geçeriz? Bunu gerçekleştirmek için halkımızın bilinçlenmesi, aşırı ve gereksiz tüketimden kaçınması gerektir. Bunun için de fazla tüketimi durdurup, ihtiyaçlarımızı almalıyız. Üretim toplumuna geçişi, devlet yetkilerinin sihirli bir değnek kullanarak başarmaları mümkün değildir.

Çünkü bu olay toplumun yaşantısı, alışverişi kültürü ve yaşam felsefesiyle yakından ilgilidir. Her kişi bu konuya kendi bazında bakarak, kendi hayatında pozitif bir adım atması gerekmektedir. Çeşitli televizyon programları ve reklamların etkisi ile insanlar daha önce hiç ihtiyaç duymadıkları hatta varlığından haberdar bile olmadıklara ürünleri aşırı şekilde ve itirazsız tüketmeleri ve haliyle bunları karşılamayan bütçeler ve yaşanan ekonomik buhranları doğuruyor. Elbette her gün bir yenisi eklenen gereksiz ihtiyaç listesi ve tüketim tuzakları olduğu müddetçe Türkiye’nin hızla globalleşen dünyada yerini belirlemesi zor olacaktır.

İşte bu yüzden ben de “Üretim toplumuna geçiş” yolunu ilk önce şahıslar ve aileler, özelliklede hanımlar benimsediği zaman tüm ülkenin bu girişime katılacağına inanıyorum.

Şu durumda bizim bu ekonomik krizi gözlerimizi kapayıp geciktirmeyip veya iki lafın birinde fiyatlar çok arttı, yaşamak çok zorlaştı diye şikayet yerine çözümler bulmalıyız. İhtiyaçlarımızı bizler belirleyip neyle mutlu olup olmayacağımıza bizler karar versek daha sıkıntısız ve stressiz bir hayata kavuşabiliriz. Tabi biz kadınlara da bu konuda çok vazifeler düşüyor. Tükettiğimiz çok şeyleri evlerde üretmemiz mümkün. Yaşadığımız ekonomik buhranı daha az hasarla atlatmamız mümkün. Nasıl mı?

Hayat standartlarımızı, alışkanlıklarımızı, tüketim kalıplarımızı gözden geçirerek. Elimize geçen paranın ne kadarını nereye harcıyoruz? Harcadığımız paranın ne kadar insani ihtiyacımızı oluşturduğunu düşündük mü? Çok sıkı bir aile bütçesi yaparak, gelirimizi kontrol edip, daha rahat geçinmemiz elimizde. Örneğin; eve gelen geliri şöyle kullanabiliriz. İlk olarak acil ödemeler; kira, faturalar, taksit, okul masrafı vb. gibi ihtiyaçlara para ayrılır. Ve kalan maaşı dörde bölüp dört ayrı zarfa koyabilirsiniz. Her zarf bir haftalık ihtiyacınızı karşılayacaktır. Zarfları 1,2,3,4 olarak numaralandırın. Ne kadar sıkışırsanız dahi gelecek haftanın kartından para almazsanız bütçenin dengesi bozulmayacaktır. Hatta planınız ve hedefiniz zarflarda biraz para kalması ve biriktirmek olmalıdır. 

Bununla beraber elektrik, su, doğalgaz gibi kaynaklarımızı asgari şekilde kullanıp, bütçemize katkı sağlayabiliriz. Daha bunun gibi birçok önlemlerle az bir maaşla bile rahatça geçinebilirsiniz. Geçim sıkıntısından şikayet etmek paramızın bereketini alır. Bunun yerine pozitif düşünmeli ve öyle hareket etmeliyiz. Harcadığımız paranın her kuruşunu bu harcama gereklimi, diye düşünerek harcarsanız, birçok gereksiz masraflardan kurtulduğunuzu göreceksiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
16 Yorum