Mehmet KARA
İçimiz yanıyor
Yüreğim yanıyor, içim daralıyor. Yazı yazmaya kolum kalkmıyor. Parmaklarım tuşlara basmıyor. Gazeteleri okuyamıyor, televizyonları seyredemiyorum.
Mailden gelen yanmış insanları, yıkılmış evleri, yerde ambulans bekleyen insanları gördükçe öfkeleniyorum
Yanında onlarca polis öğrencisi şehit varken, imtihan dünyasında son dakikalarını yaşayan polisin işaret parmağını kaldırarak Kelime-i Şehâdet getiren görüntüsünü görünce bu nasıl insanlık diye düşünüyorum. Düşündükçe hiddetleniyorum...
Sonra öfkelenmek ve hiddetlenmek Müslümana yakışmaz diyorum kendi kendime. Ne yazayım diye düşünüyorum. Türkiyenin 2008 yılından bu seneye sarkan sorunlarını, siyasî gelişmeleri yazmayı düşünüyorum.
Ancak gözümün önüne Gazzede öldürülen minicik bebekler, yaşlılar, anneler geliyor. Ne yapacağını şaşırmış insanlar, bir taraftan 18 aydır uygulanan ambargo sebebiyle açlık ve hastalıklarla boğuşurken diğer yandan başlarına tonlarca bomba yağarken, sığınacakları, kaçacakları, saklanacakları bir yerler bulamayan, kendilerini savunacakları taştan başka bir şey olmayan bu insanların tepesine ölüm yağan görüntüleri geliyor. Bombalanan camiler, okullar, üniversiteler geliyor.
Taşlar, İsrailin ölüm kusan tankları ve silâhlar karşısında bir işe yaramıyor belki Ama yıllardır kan kusan silâhları olmasına rağmen bu taşlardan korkan, taş atan çocuğa yüzlerce mermi atan, insanlıktan nasibini almayanlara atın diyorum Atın ki hiç değilse, taş bağlayan yürekleri, olmayan vicdanları yaralansın
* * *
Duâdan başka ne yapabilirim diye düşünüyorum. İnsanlığın öldüğünü yazmak istiyorum. İnsanların hayat haklarının ihlâl edildiğini yazmak istiyorum. Ne fayda, zaten insanlıktan nasibini almış olsalar bunları yapmazlar diyorum.
Cenâb-ı Hak, Bana duâ edin, size cevap vereyim (Mümin: 60) buyuruyor. Peygamberimiz (a.s.m) Rabbimizin kendisine açılan elleri, yönelen kalpleri, yalvaran dilleri boş çevirmeyeceğini müjdeliyor.
Bediüzzaman bazı şartlar çerçevesinde yapılan duâların makbul olacağını belirtirken, bunlardan birini şöyle anlatıyor: Mümin kardeşine gıyaben, yani ardından da duâ etmek. Müminin mümine duâ etmesinde büyük sevap ve hayır vardır. Müminin mümine yaptığı duâ kabule karîn duâlardandır. (Büyük Duâ Kitabı, Yeni Asya Neşriyat, s. 38) Duâ ediyoruz Allahım
Hazreti Alinin (r.a) Duâ, müminin silâhıdır ve dinin direği, göklerin ve yerin nurudur rivayetini hatırlıyorum.
Ve Cenâb-ı Hakka duâ ediyorum. Allahım Filistinli kardeşlerimize yardım et. Vefat edenleri rahmet et, ailelerine sabır ver... İsrailli katilleri mağlûp et
Sen demiyor musun ki, Ey Rabbimiz, Şüphesiz ki Sen kimi ateşe koyarsan bu sebeple gerçekten onu rezil etmişsindir. O zâlimlerin hiçbir yardımcısı da yoktur. (Âl-i İmran: 192) Sana sığınıyoruz Allahım, onları rezil et. (Amin )
* * *
Böyle bir halet-i ruhiyede ne yazabilirim ki, ekonomik krizi mi, işten atılanları mı, kapanan işyerlerini, hacizleri mi? Üç ay sonra yapılacak mahallî seçimleri, yargıda yaşanan krizleri mi? Başörtüsü yasağını mı, Avrupa Birliğini mi, rafa kaldırılan anayasa değişikliğini mi?
Yazamıyorum, hatta düşünemiyorum bile
İçim yanıyor, yüreğim sıkışıyor. Çocuklarımı, eşimi, anamı, babamı, yakınlarımı, komşularımı düşünüyorum. Biz burada sıcacık evimizde yaşarken, sıcak yemeklerimizi yerken, ölen çocukları, kadınları, yaşlıları düşünüyorum. Düşündükçe ağlıyorum, ağlıyorum
Yazmak içimden gelmiyor işte
Parmaklarım harflere uzanmıyor
Ve son söz olarak diyorum ki, Zalimler için yaşasın cehennem
Yeni Asya
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.