Muhammed Numan ÖZEL
Bediüzzaman'ın Popülizme Bakışı
Bediüzzaman Said Nursi popülist bir düşünür değildir.
Popülizm genellikle halkın hoşuna giden ve onların duygularını okşayan söylemleri, pragmatik ve kısa vadeli amaçlarla kullanmayı ifade eder.
Oysa Bediüzzaman’ın düşünce sistemi, tefekkürü, tezekkürü halkın geçici duygularına hitap etmekten ziyade, uzun vadeli manevi, ahlaki ve toplumsal bir değişimi hedefler. Bu değişim ve inşa süreci ahirete kadar eder.
Bediüzzaman'ın Popülist Olmamasının Nedenleri
Hakikate Dayalı Yaklaşımı:
Bediüzzaman Said Nursi, her şartta hakikati savunmuştur. Dönemin zor şartlarında ülkeyi terk etmemiş, bir köşeye çekilmemiş gerektiğinde yurt savunması için savaşmış ve Ruslara esir düşmüş bir isimdir.
"Hakkın, hatır âlîdir hiçbir hatıra feda edilmez"[1] diyerek hiçbir zaman popülist bir tavır sergilemediğini açıkça ortaya koyar.
Popülist olsaydı o dönemin şartları itibariyle yuvarlak ifadeler kullanır keyfine bakardı. Ama o bırakın keyfine bakmayı canından bezdirecek şeylere maruz kaldı.
Risale-i Nur’da dünya hırsı, siyaset tutkusu ve ahireti unutturan dünyevi arzulara karşı net bir duruş sergiler. Bu, popülizmin aksine, insanları yüzleşmek istemedikleri gerçeklerle yüzleştirir.
Günahlara karşı ikaz ederek kendisi de günahtan, kebairden uzak durmuştur. Sadece söylemde kalmamıştır Bediüzzaman.
“Bizleri, günahlardan gelen yaralar ve yaralardan hasıl olan vesveseler, şübheler (neûzü billah) mahall-i iman olan bâtın-ı kalbe ilişip imanı zedeler ve imanın tercümanı olan lisanın zevk-i ruhanîsine ilişip zikirden nefretkârane uzaklaştırarak susturuyorlar.
Evet günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor.”[2]
Eleştiriden Çekinmemesi:
Siyaset ve dünya sevgisine karşı yaptığı eleştiriler, popülist bir yaklaşıma tamamen zıttır.
"Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir"[3]ayetini sıkça hatırlatarak, insanları popülist söylemlerin cazibesine kapılmamaya davet etmiştir.
Uzun Vadeli Bir Misyon:
Bediüzzaman’ın hedefi, İslam ümmetinin manevi ve ahlaki değerlerini koruması ve bu değerler üzerine bir medeniyet inşa etmesidir. Bu, kısa vadeli popülist stratejilerle değil, uzun vadeli bir eğitim, tefekkür, murakabe, tesanüt ve ihlas hareketiyle mümkündür.
Siyasi ve Maddi Çıkardan Uzak Durması:
Bediüzzaman, hiçbir zaman popülist hareketlerin yaptığı gibi maddi veya siyasi bir menfaat peşinde koşmamıştır. Aksine, hayatını zorluklar ve sürgünlerle geçirmiş, dünya nimetlerini reddetmiştir.
“Üçyüz lira maaş verip, Kürdistan'a ve vilayat-ı şarkıyeye, Şeyh Sünusî yerine vaiz-i umumî yapmak teklifi..”[4]
“Eğer dünyayı istese ve dileseydi, kendisine sunulan hediye ve behiyeleri, zekat ve sadakaları ve bu teberru' ve terekeleri alsaydı, bugün bir milyoner olurdu.
Fakat o, tıpkı Cenab-ı Ömer'in (R.A.) dediği gibi: Sırtıma fazla yük alırsam, nefs-i nâtıka-i kâinatın kalbi ve Allah'ın habibi Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm'a ve yârânı olan kâmil ve vâsıllara yetişemem ve yarı yolda kalırım diyor.”[5]
Âdetâ dinimi siyasete feda etmem diyerek popülizmin tam zıddı bir tutum sergilemiştir Bediüzzaman.
Zor Gerçekleri Söylemekten Çekinmemesi:
İnsanları dünya nimetleri ve hırs yerine takva, sabır ve ahiret bilincine, şuurun yönlendirmiş ve farkındalığın artmasına çaba sarf etmiştir. Popülist söylemlerin aksine daha zor ama hakikate dayalı bir yol tercihidir bu
Köklü Bir İlmi ve Fikri Derinlik:
Risale-i Nur eserler, popülist bir tarzın aksine, derin felsefi ve tefsir temellerine dayanır. Popülist bir yaklaşımda genellikle böyle bir derinlik ve süreklilik bulunmaz.
Bediüzzaman’ın yöntemi ve mesajı, popülizmden çok farklıdır. O, insanları hoşnut etmeyi değil, hakikate ulaştırmayı amaçlayan bir rehberdir.
Bediüzzaman'ın sözleri ve eserleri, kısa vadeli değil, uzun vadeli bir manevi ve toplumsal dönüşümü hedefler böylece medeniyet-i fâzılayı hedefler. Bu Bediüzzaman için bir ütopya değildir. Bu nedenle Bediüzzaman’ı popülist olarak nitelendirmek, onun misyonunu ve mesajını anlamamak olur.
Bediüzzaman'ı anlamamak ve tanıttırmamak seküler anlayışın bir göstergesidir.
Bediüzzaman toplumun manevi bir değeri, dinamiğidir.
“Din âlimleri İslâmiyetin direkleridirler.”[6]
Toplumsal buhranlara çözüm olarak Risale-i Nur Külliyatı’nın hem bütünü hem de yapılacak özel çalışmalarla topluma mal edilmesi, değerler eğitimiyle genç nesillere rehberlik yapılmasıdır.
Selam ve dua ile.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.