Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, ne için Mehdi'yi haber vermiş?

Herkesin herbir mu'cizeye ihtiyacı yok, eğer ihtiyaç olsa

Hırs-ı sevap cihetiyle çok zararlı ve hatarlı neticeler vücuda gelir

Hadis-i Şerif'te niye 'an filân, an filân, an filân' derler?

Hadis-i Şerif'teki tevatür, Türkçe 'şayia' mânâsında değil, yalan ihtimali olmayan kuvvetli ihbardır

Vahy-i Sarihî'nin tafsilâtı ve tasvirâtı Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâma aittir

Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın her tavrı harikulâde olmak lâzım değildir

Nübüvvet-i Ahmediyenin (asm) delâili, evvelâ iki kısımdır

Her taife kendi lisan-ı mahsusuyla onun nübüvvetini alkışlamış ve hoşâmedî demiş

'Şu simada yalan yok, şu yüzde hile olamaz' diyerek imana gelmişler

İşte, parmaklarıma bakınız, beş musluklu bir çeşme gibi akıttırıyor

İstikbal Onun (asm) getirdiği nurun ziyasıyla ışıklanmış

19. Mektup, Risalet-i Ahmediyenin (asm) mucizesinin bir kerametidir

Kâinatta; neden şu durmayanlar durmuyorlar, daima dönüp tazeleniyorlar?

Esmâ-i İlâhiyenin herbiri ayrı ayrı birer âyine ister

Heme ost değil, Heme ezost yâni, 'Her şey O değil, belki herşey O'ndandır'

Vahdetü'l-vücud, bir meşrep ve bir hal ve bir nâkıs mertebedir

Böyle hilâf-ı vâki ve hilâf-ı hak söyleyen nasıl ehl-i hakikat olabilir?

Kardeş kardeşe muavin ve zahîr olur, hizmetini tekmil eder

Şefkat, bir iksir-i nuranîdir, aşktan çok keskindir

Vefat eden nereye gitmişse, siz de, biz de oraya gideceğiz

Çocuk, Hâlık-ı Rahîme ait olarak muvakkaten ebeveyninin nezaretine verilmiş

Senin gibi mü'minlerin evlâdı vefat ettikleri vakit şöyle düşünmeli

Çocuğu vefat edenlere büyük bir müjde ve hakikî bir teselli

Gayr-ı meşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz bir adâvettir

Dünyaları başlarını yesin! Mahkeme-i kübrâda onlarla muhakeme olacağız

Meslek itibarıyla 50 milyon kuvvetindeyim, haberiniz olsun!

En bahtiyar odur ki, dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin

Hey efendiler! Ben imanın cereyanındayım, karşımda imansızlık cereyanı var

Bazı dostlarım, ehl-i dünyaya hoş görünmek için benden zâhiren teberri ediyorlar

Hak ve hakikat inhisar altına alınmaz, iman ve Kur'ân nasıl inhisar altına alınabilir?

Siz bana dünya kapısını kapadınız ben de âhiret kapısını çaldım

Bir insan, semeresiz, tehlikeli dünyanıza karışsa, muzaaf bir divane olmak gerektir

Uhuvvetteki makam geniştir; gıptakârâne müzâhameye medar olamaz

Ne sizi ve ne de dünyanızı beğenmiyorum

Hücumlara ve tenkitlere mukàbil, tezellüle tenezzül etmedim

Süleyman, müjde! Cenâb-ı Hak bize rızık verdi

İktisat, bereket ve ikram-ı İlâhî ile yaşıyorum

Kur'ân yıldızlarına perde çekilmez, gözünü kapayan kendi görmez, başkasına gece yapamaz

Hakaret eden adama ben hakkımı helâl ettim ama Kur'ân etmemiş

Ben o siyasete temas etmekle, o elmaslara zulmederim

Zulümde bir menhus lezzet-i şeytaniye bulunabilir, fakat imansızlıkta hiçbir cihet-i lezzet yok

Said Nursi: Niçin siyasetten çekildim, hiç yanaşmıyorum?

Bu âyetin âhirete, Cennete, Cehenneme şümulü var mı, yok mu?

Ehl-i azap ise elemkârâne, ehl-i saadet ise hayretkârâne

Deccal, Allah'ı unutmuş bir şeytan-ı ahmak ve bir insan-ı dessastır

Hazret-i İsâ aleyhisselâm gelecek ve şeriat-i İslâmiye ile amel edecek

Hz. Hüseyin'in başına gelen o feci, gaddârâne muamelenin hikmeti