Kur’an-ı Kerim’de yirmi dokuz sûrenin başında yer alan bu harflere “Hurûf-i mukattaa” denir.Hurûf-ı mukattaanın bulunduğu sûrelerin iki tanesi (Bakara ve Âl-i İmrân) müstesna 27’si, mekkî sûrelerdendir. Meryem, Ankebût, Rûm ve Nûn sûreleri hariç başında mukattaa harfleri bulunan her sûrenin evvelinde, ya ‘kitap’ ya ‘tenzîl’ veya ‘Kur’ân’ ya da ‘vahy’ lafzı getirilmiştir.

Hurûf-ı mukattaa ile başlayan yirmi dokuz sûrenin yirmi beşinde bu harflerden hemen sonra Kur’an’dan söz edilmesi, geri kalan dört sûrenin her birinde de nübüvvet ve kitabın ispatıyla ilgili konuların yer alması, bu harflerin Kur’an vahyine dikkat çekmek için zikredildiğine bir işaret gibidir.

Âişe Abdurrahman el-İ’cazu’l-beyânî adlı eserinde bu konuya uzunca değinerek şöyle der: “Mukattaa harfleriyle başlayan sûrelerin çoğu müşriklerin baskılarının en fazla olduğu, vahiy için şiir, kehanet ve iftira diyerek hakaret ettikleri dönemde inerek muarız ve mülhitlerini âciz bırakmıştır.”

Huruf-ı mukattaa'nın Kur’ân-ı Kerim'deki yerleri de şöyledir:

Altı sûrede “elif-lâm-mîm” vardır. Bunlar; Bakara, Âl-i İmrân, Ankebût, Rûm, Lokman ve Secde sûreleridir. Â'râf Sûresi'nde de “Elif-lâm-mîm-sâd” bulunmaktadır.

Beş sûrede “elif-lâm-râ” vardır. Bunlar; Yunus, Hûd, Yusuf, İbrahim ve Hicr sûreleridir. Ra’d Sûresi'nde de “elif-lâm-mîm-râ” vardır.

Altı sûrede “hâ-mîm” vardır. Bunlar; Mü’min, Fussilet, Zuhruf, Duhân, Câsiye ve Ahkaf sûreleridir. Şûrâ Sûresi'nde de “hâ-mîm-ayn-sîn-kâf” bulunmaktadır.

Ayrıca, Şuarâ ve Kasas sûrelerinde “tâ-sîn-mîm“, Neml Sûresi'nde “tâ-sîn“, Meryem Sûresi'nde “kâf-hâ-yâ-ayn-sâd“, Tâhâ Sûresi'nde “tâ-hâ“, Yâsin Sûre-si'nde “yâ-sîn“, Sâd Sûresi'nde “sâd“, Kaf Sûresi'nde “kâf“, Kalem Sûresi'nde de “nûn” harfi bulunmaktadır.

“Hurûf-ı mukattaa” Arap dilinde en çok kullanılan harflerden oluşmaktadır. Hurûf-ı Mukattaa, bütün insan ve cin âlemini âciz bırakan Kur’ân’ın bir i’câzı/mucizesidir. Cenâb-ı Hak, Kur’ân ile inkârcılara meydan okuyup onlara adeta şu mesajı vermiştir:

“Kur’ân, işte böyle harflerden teşekkül etmiştir. Siz de bu harfleri biliyorsunuz ve fesâhat kaidelerine de sahipsiniz. Buyurun, gücünüz yetiyorsa, siz de bunun gibi harflerle Kur’ân’ın ayarında bir kitap ortaya koyun!..”

Kur'ân bu harfleri kullanarak öyle bir ifade üslubu ortaya koymuştur ki, inkarcılar Kur’an’ın ayarında bir sure bile ortaya koyamadılar ve koyamayacaklar. Çünkü Kur’an; üslubu, delilleri, konuları, öğretileri, muhtevasının zenginliği, gaybe dair verdiği haberler gibi yönlerden mûcizedir. Bütün insanlar ve cinler bir araya toplansalar da Kur’ân’ın ayarında bir söz söyleyemezler.