
Zafer KARLI
Kabir Azabının Varlığı: Yasin Suresi 52. Ayet Bağlamında
Yasin 52- “(İşte o zaman şöyle) derler: Vay hâlimize! Bizi yattığımız yerden [merkadinâ] kim (diriltip) kaldırdı? İşte Rahmân’ın vaat ettiği şey budur. (Demek ki) gelen elçiler hep doğru söylemişler.”
Ayette geçen “merkadinâ” kelimesi, bu sözü söyleyenlerin uykudan uyandırıldıkları düşüncesinde olduğunu göstermektedir.
Yattıkları yerden kalkanların kendi hallerini “uyku” olarak nitelemeleri diriltilmeden önceki hallerinin tamamen uykudan ibaret olduğunu gerektirmez. Ancak ölümle birlikte başlayan hayatta, belli bir süre ceza veya mükafatın ardından uyku halinin başlayacağı düşünülebilir. (Mâturîdî, Te’vîlâtu’l-Kur’ân, 8/528.) Çünkü Enfal 50, En’am 93 ve Nahl 32. ayetlerde ölümle birlikte ödül veya cezanın başladığı açıkça ifade edilmişken, bu ayette geçen yattığımız yerden ifadesi, ölümle diriliş arasında geçen zaman diliminin uykuyla geçirilmesi olarak anlamaya müsait değildir.
Kabir Azabının Varlığı
Ehl-i Sünnet’in tamamı, Mutezile’nin büyük çoğunluğu, Rafızîlerin bir kısmı hariç Şia’nın hemen tamamı kabir azabının varlığını kabul eder.
Ancak bazı kişiler bu ayeti (Yasin 52) delil olarak gösterip kabir hayatında azap olmayacağını, kabir hayatının bir uyku süreci gibi olduğunu beyan etmişlerdir. Fakat dikkat edilirse ayette “Bizi yattığımız yerden kim (diriltip) kaldırdı?” denilerek “diriliş” e işaret edilmektedir. Diriliş ise sûra ikinci kez üfleniş ile başlayacaktır. (Bkz.Zümer 68) İlk üfleyişte tüm kâinat yıkılacak, bazı istisnalar hariç bütün canlılar ölecek, ikinci üfleyişte ise diriliş gerçekleşecektir. Yasin 51 ve 52. ayetlerde Sûr’a ikinci kez üflenmesi ile dünyadayken ahiret ve diriliş gerçeğini inkâr edenlerin önce neye uğradıklarını bilemez bir halde birbirlerine olup biten hakkında soru sormaya çalışacakları, hemen ardından da durumu anlayıp derin bir pişmanlık içinde Allah’ın vaadinin ve peygamberlerin bildirdiklerinin doğru çıktığını itiraf edecekleri canlı bir anlatımla tasvir edilmektedir. Zemahşerî Keşşafta Zümer 68’deki Sûr’a ikinci kez üflenmesi sonrasında “kıyâm” / kalkışın, durmak, şaşkınlıktan yerinde donup kalmak mânasına da gelebileceğini ifade eder. (1) Keza Sûr’a ikinci kez üfleniş sonrasını anlatan Yasin 52. ayette de şaşkın vaziyette oldukları “Bizi yattığımız yerden kim (diriltip) kaldırdı? sözlerinden anlaşılmaktadır. Onların bu sözleri kendilerini kabirde bildikleri, yatıp uyumak olarak nitelendirdikleri bir kabir hayatı sürdüklerini gösteriyor.
Kabir Hayatı Nedir?
Kabir hayatı, kişinin ölümüyle başlayan, Sur’a ikinci üflenmenin neticesinde dirilişle son bulan geçici bir hayattır. Geçicilik yönüyle dünya hayatına benzerken amellerin olmaması itibarıyla da ahiret hayatına benzer. Kabir hayatına dünya ile ahiret arasında “engel’ anlamına gelen “berzah” ya da “berzah hayatı”da denir. (Bkz. Mü’minûn, 99-100) Dolayısıyla kabir hayatı; bir kabri olsun olmasın, kabrinde çürümüş olsun ya da olmasın insanın ölümünden, mahşer günü dirileceği zamana kadarki hayatını ifade eder.
İnsanın ölüm anındaki ahvali hakkında bilgi veren Enfâl 50. ayet inkâr eden insanların canlarını meleklerin nasıl aldığından bahseder. Buna göre melekler inkârcıların yüzlerine ve sırtlarına vurmakta, üstelik cehennemlik olduklarını, yakıcı azaba gireceklerini ölüm esnasında onlara söylemektedirler. Görüldüğü gibi kâfirlere azap ölümle birlikte başlamaktadır. Zira amel defterini gören melekler açısından kişinin akıbeti bilinmektedir. Bu ayete binaen meleklerin onlara canlarını alırken azap ettikleri ortadayken Rablerinin emriyle meleklerin en azından belli suçların cezasını kabirde vermelerine engel var mıdır? Elbette yoktur! Zaten, kabir ehlini sorgulayacak meleklere Münker ve Nekir adının verilmesi de, kâfirlerle münafıklara karşı şiddetli davranıp kalplerine korku salan bir görüntüye sahip olmalarından ötürüdür. (2)
Kabir Azabı
Kabir azabı; Allah’ın emirlerine uymayan insanların ölümünden mahşer gününe kadar geçecek olan bekleme safhası olan kabir hayatında göreceği azaptır. Nitekim Resûlullah, (sav) “Allah’ım, kabir azabından, cehennem azabından, hayatın ve ölümün fitnesinden, Mesih Deccâl’in fitnesinden sana sığınırım.” buyurarak kabir azabından Allah’a sığınmış ve kabirde azap gören kimselerin sesini işittiğinde dehşet içinde ashâbına bu durumdan Allah’a sığınmalarını söylemiştir. (3) Hatta Hz. Âişe (r.anha) kabir azâbının olup olmadığını Resûl-i Ekrem’e (sav) sorduğunu, onun da “Evet, kabir azabı haktır” buyurduğunu ve kıldığı her namazda kabir azâbından Allah’a sığındığını söylemektedir. (Müslim, Kitabu'l-Mesacid, 125.)
Velhasıl; duyu organları ve akıl yoluyla idrâk edilemeyen, ancak vahiy yoluyla sâbit olan gaybî mevzulardan biri de “kabir azâbı”dır. Gaybın sahibi ise ancak Allah’tır. Biz, gayb âleminden ancak Allah’ın haber verdiği kadar bilgi sahibi olabiliriz. Allah, Resulü (s.a.v) vasıtası ile bize bu âlemden haber vermiştir. Ancak bazıları insanoğlunun idrak ve kapasitesini aşan uçsuz bucaksız gayb âlemiyle ilgili meseleleri sınırlı aklı ile halletme yoluna gitmiş kabir azabı ile ilgili birçok sahih hadis-i şerifi yok saymışlardır. Kaldı ki, kabirde azap olmayacağına dair bir tane dahi hadis-i şerif yoktur. Sonuç olarak, ismine kabir hayatı, berzah âlemi ya da ne denirse densin, ölüm ile başlayan ve dirilişe kadar süren bir hayatın varlığını ve o hayattaki ödül veya cezayı Kur’ân’dan hareketle inkâr etmek mümkün değildir.
Madem ki kabir azabı haktır öyleyse biz de Peygamber Efendimizin (asm) öğrettiği şekliyle dua ederiz:
“Allâhümme innî eûzü bike min azâbi’l-kabr ve min azâbinnari ve min fitneti’l-mahyâ ve’l-memâti ve min fitneti’l-mesîhi’d-deccâl.” (Amin)
“Allah'ım! Kabir azâbından, Cehennem azâbından, hayatın ve ölümün fitnelerinden ve Deccâl’in fitnesine uğramaktan Sana sığınırım!”(Buhârî, Cenâiz, 88; Müslim, Mesâcid, 128-134.)
Not: Ölen insanları sorgulayacak meleklerden birine Münker, diğerine Nekir denildiği Hz. Peygamber’e atfedilen bazı rivayetlerde belirtilir. (Tirmizî, “Cenâʾiz”, 70).
1-Zemahşeri, Keşşâf Tefsiri (Takım 6 Cilt), 5. Cilt, Sayfa 982, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, İstanbul 2016
2- https://islamansiklopedisi.org.tr/munker-ve-nekir
3- Hadislerle İslâm Cilt 7 Sayfa 573, Diyanet İşleri Başkanlığı Yay. 2024
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.