Dalâlete gidenler, fâsıklardır, dalâletlerinin menşei de fısktır, fıskın sebebi ise kisbleridir

Bir fazilet sahibi, bin faziletsize mukabildir

İnsafı olan, o temsilin beliğ, hak ve Allah'tan olduğunu bilir

Cenâb-ı Hak hakkında bu kelimenin kullanılması muhaldir

Kur'ân-ı Kerimin selâseti ve yüksek belâgati tabaka-i i'câza vâsıl olmuştur

Menfaat-i uhreviye noktasında sizin de aldanmanız mümkündür

İfrat ve tefrit, hayat-ı içtimaiyeye karşı isyan ateşini yakan iki âmildir

Şemsin (güneşin) ziyasıyla, pis maddeler taaffün eder, kokar, berbat olur

İmanın tekâmülüne küfür yardım eder!

Eğer bu noktalar olmasaydı, insan hayvan olarak kalacaktı

O temsilâtı nûr-u iman ile tefekkür edenin nûr-u imanı inkişaf eder, kuvvet bulur

Allah'ın cânibinden bakmak lâzımdır, bu bakış da, ancak nûr-u imanla olur

Cenâb-ı Hakkın insanlarla konuşması zarurîdir

Cenâb-ı Hak, Kur'an'ı insanlara ülfet ettikleri bir şiveyle göstermiştir

Putlar pek âdi olduklarından Cenâb-ı Hak, sineği onlara musallat kılmıştır

Zerrelerle yazılan bir Kur'ân, yıldızlarla yazılacak Kur'ân'dan aşağı değildir

Onlar, 'Kur'ân'ın şivesi altında bir insanın timsali görünür' diyorlar

Hâlık, mahlûkunu bilmez mi? Öyleyse niçin mahlûkuyla konuşmasın?

Kur'ân-ı Kerimin bu ispatlarına karşı nabızları bile felce uğradı

Kur'ân-ı Kerîm, bu âyetle müşrik, münafık ve Yahudilerin ağızlarına vurarak kapattı

Ey kardeşlerim! İnşaallah menfaat-i maddiye sizleri rekabete sevk etmeyecek

Dünya kadınları Cennete girdikten sonra güzellikte hurilerin derecelerine çıkacak

Cennetteki rızık kelimesinin dört mânâya ihtimali var

İman edenlerin zihnine gelen Cennetle ilgili sorular

Bu âyetten maksat, mükâfattan neş'et eden neş'eli lezzet ve sürurdur

Cennet, Cenâb-ı Hakkın fazl-ı kereminden bir hediye-i İlâhîyedir

Mesken ve me'kelden sonra insanın en ziyade muhtaç olduğu, eşidir

İnsanın ihtiyâcât-ı zaruriyesi içinde en evvel lâzım olan şöyle bir meskendir

Cenâb-ı Hak, ibadeti teklif etti, nübüvveti ispat etti

Elemin zevali lezzet olduğu gibi, lezzetin zevali de tasavvuru bile elemdir

Saadet-i ebediye iki kısımdır, saadet-i cismaniye de üçtür

Rahmet ancak ikinci bir hayatın tahakkuku ile rahmet olabilir

İmtihan perdesi kapanır, kâinat tarlasının vakt-i hasadı hulûl eder

Kâinat dediğimiz şu apartman-ı İlâhî'nin bir taşı 'Yerinden çık!' emrine hedef olsa

İnsan-ı kebir denilen âlemin ölümden necatı yoktur

Bu âlem, nev-i beşerin imtihan meydanıdır ve müsabaka yeridir

Umum nur, herbirinin defter-i a’mâline bitamâmihâ girer

Bu âyet Cennetin lezaizini göstermekle mü'minlerin kalblerini tatmin etmiştir

Mâbud ittihaz ettiğiniz sanemler, sizi yandırıp yakan ateşe odun olmuşlardır

Altınla yazılan muallâkatları, Kur'ân'ın yakınına bile gelemedi

Hasmınız olan Resul-i Ekrem sadıktır, Kur'ân mu'cizdir

Mâbud ittihaz ettiğiniz âliheleriniz nasıl size yardım etmiyorlar?

Kur'an onlarla alay etmiş (tehekküm) ve yüzlerine gülmüştür

Onları şüpheye düşürten, güya Kur'ân'ın def'aten nazil olmamasıdır!

Kur'ân ile mübarezeye çıkanların kuvveti Cenâb-ı Hak tarafından körleştirildi

Hangi çareye başvurursanız, alacağınız cevap, Kur'ân'ın i'câzıdır

Onların şüphelerinin menşei, hasta tabiatlarıdır

O kocaman Cehennem, arzın (Dünyanın) karnında nasıl yerleşir?