Nurettin HUYUT
Risale-i Nur sadeleştirilemez ve benzeri yazılamaz
Risale-i Nur sadeleştirilemez ve benzeri yazılamaz
Sadeleştirilerek yayınlanan Lemalar kitabı üzerine yine/yeniden bir tartışma başlamış bulunuyor, “Risale-i Nur sadeleşir mi?” diye…
(Burada kısa bir açıklama yapmam gerekiyor. Ben sadeleştirmeden; sadeleştirilen kitabı, “kitabın aslıdır, orijinalidir” şeklinde lanse edilmesi olarak anlıyorum. Bu yazımı da o niyetle yazıyorum.)
Bu soruyu bana soranlara hemen şu cevabı veriyorum.
Risale-i Nurun sadeleştirilmesi mümkün değildir. Nasıl yazılırsa yazılsın kim yazarsa yazsın yazılan kitap O’nun yerini tutamaz.
Emekler boşa gider, çabalar neticesiz kalır. Birçok insanı ve özellikle Üstadı kabrinde üzer.
Risale-i Nur neden sadeleştirilemez?
Bu sorunun cevabı çok kolay… Uzun cevaplar vermeye de gerek yoktur. Manasını anlasın veya anlamasın sadece okuyan veya okumasını bilmeyip de dinleyen insanlara sorsunlar onlar bile “bu sadeleştirilen eser ile aslı arasında çok fark var. Hiç birbirine benzemiyor” diyecektir.
Risale-i Nur Osmanlıca yazıldığında, mesela kerametli 29. Söz’de elifler her satır başında alt alta gelir, bunu Latincesinde muhafaza etmek mümkün mü? Sadeleşince hiç mümkün olmaz.
Mesela Mucizat-ı Ahmediye Risalesinde peygamberimizin isimleri alt alta gelir veya karşılıklı sayfalarda birbirinin üstüne düşer. Ama bu Latin harfleriyle yazıldığında kaybolur. Sadeleştiğinde ise hiç görünmez.
Risale-i Nurun cümleleri ve o cümleleri oluşturan kelimeleri bir ahenk içinde dizilmiştir. Bir kısım insanlar onu şiire benzetir ama şiir değildir. Bir kısmı onu şarkı ve türkü gibi okur ama o ne şarkıdır ne de türküdür.
Bir kısım insanlar virt gibi okur. Bir kısmı da dua niyetine okur. Ama o ne sadece zikir kitabıdır ne de sadece dua kitabıdır. Bazı insanlar onu derdine şifa olsun diye okur. Ama o sadece şifa kitabı da değildir. Bir kısım insanlar ise onu bir davet kitabı diye okur. İnsanları imana ve İslam’a onunla davet eder.
Bazı insanlar onunla hayatını düzene sokar, ondaki kural ve kaidelerle hayatını tanzim eder.
Demek ki, O hem bir dua kitabıdır, hem bir zikir kitabıdır, hem bir davet kitabıdır, hem kalplere şifa kitabıdır, hem dertlilere sığınma kitabıdır. Hem hayatı tanzim kitabıdır. Binlerce tabaka insanların binlerce ihtiyacını gideren bir kitaptır.
İşte onu sadeleştirdiğiniz zaman onun bu özelliklerinin hepsi veya çoğu kaybolur. Sadeleştirdiğiniz kitapta bunları göremezsiniz.
Kur’an’dan başka hangi kitap var ki, yüzlerce defa okunduğu halde tekrar okunma ihtiyacı duyulur.
Onu okuyan herkes bu noktada hem fikirdir. O sadece bir ilim kitabı değil ki, tercüme edince veya sadeleştirildiğinde onun yerini tutsun.
Bir insanın sağlam ve güzel olan uzuvlarını kesip yerine başka suni uzuvlar takmaya benzer. Hiç suni karagözlülük fıtri karagözlülüğün yerini tutar mı?
Şerh ve izah babında yapılan çalışmalar haliyle sadeleştirme anlamına gelmeyeceğinden ona cevaz verilmiştir.
Onların da hiçbiri Risale-i Nurların yerini tutamaz. Onun seviyesine ulaşamaz. Yani ister sadeleştirerek yayınlayın ister şerh ve izah ederek yayınlayın Risale-i Nurlarla yarışacak veya benzeri diyebileceğiniz bir kitabı insanlar zaten yazamaz. Bu mümkün değildir. Şimdiye kadar Risale-i Nurlardan esinlenerek yazılmış on binlerce kitap piyasalarda dolaşıyor. Bunlardan Risale-i Nurlara benzeyen tek bir kitap gösterebilir misiniz? Veya onun gibi tutuluyor mu? Hayır.
Bir müddet kullanılsa da bir zaman sonra raflarda unutulan kitapların arasına karışarak kaybolup gidiyor.
O nedenle bu meselede fazla telaşa kapılmaya da gerek yoktur. Kur’an’ın çelik bir zırhı olan Risale-i Nur kendi kendini zaten korur. Sadece “sadeleştirdim” diyenlerin çabaları boşa gider o kadar.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.